29 Mart yerel seçimlerinden sonra DSP’den Kemer Belediye Başkan yardımcısı olan Mustafa Bilici, başkanla aralarında yaşanan anlaşmazlıklar sonucu önce başkan yardımcılığından daha sonra da DSP’den istifa ederek CHP’ye geçmişti. CHP’nin Belediye Meclis üyesi Mustafa Bilici, Başkan Topaloğlu ile yollarının ayrılmasının en büyük nedeninin istişaresizlik olduğunun altını çizdi. Bilici, Kemer Aktüel Dergisi’nin yönelttiği soruları yanıtladı.

Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu ile yaşadığınız süreci bizimle paylaşır mısınız?

C planını öneren bendim

Öncelikle size bu röportajı yaptığınız için teşekkür ederim. Ben geçen dönem siyaseti bırakma eğilimindeydim. CHP necati Başkanı aday olarak göstermedi. Kendisi de gidip Ak Parti’ye başvurdu. Ak Parti de Kemer’in adayını Cumhur ittifakı olarak MHP’ye verdi. Kendisi tekrar boşa düştü. O gün, boşa düştüğü gün bir arkadaşın iş yerine beni davet ettiler. Necati Hoca ve ailesi “Burada da şansımız olmadı. Bu iş bitti. Artık çekilelim” dediler. Şunu açıkça ifade etmemde yarar var. Ak Parti’den aday olsaydı zaten ben yanında siyaset yapmayacak ve çekilecektim. Ama yine de desteğimi Necati Hoca’ya verecektim. Orada bulunan arkadaşlar koluma girdiler ve  “Ya şu işi hallet, ne olursun” dediler. Ben de Necati Hoca’ya; “Sayın Başkan A planı bitti, B planı bitti şimdi C planına geçeceğiz” dedim. “Sabret, bir çözüm noktasına ulaşırız. Önemli olan Kemer’de partiler değil, kişiler ve ekip” dedim. 

Ondan sonra sağ olsun bir 10-15 arkadaş bir heyet kurduk. Görüşmelerimiz neticesinde DSP’den aday olunmasına karar verdik. Gittik Ankara’ya. DSP’nin sayın Genel Başkanı ile görüştük. Bizi son derece iyi karşıladılar, aynı gün DSP’nin internet sayfasından da Necati Başkan’ın adaylığını açıklattık ve Kemer’e döndük. 

Demokrat Parti olsa aday olamazdı

Çok sıkıntılı günlerdi ama o günlerde hata yapmamak için çok düşünüp doğru kararlar vermeye çalıştık. Örneğin; birçok arkadaşımız Demokrat Parti’den aday olması için çok baskıladılar. Demokrat Parti’nin başkanı Gültekin Uysal bir önceki genel seçimde İyi Parti listesinden Afyon Milletvekili oldu ve tekrar partisinin başına döndü. Bir yerde Sayın Meral Akşener ile diyaloğu devam ediyordu. Millet ittifakının da içinde hem İyi Parti hem de Demokrat Parti var. Eğer İyi Parti, yada Demokrat Parti’den Necati Başkan’ı aday gösterirsek karşımızdaki en büyük rakip gidip CHP’nin Genel Başkanı ile görüşür ve kendi adaylarını aday olarak gösterebilirlerdi. Bizim boşa düşme ihtimalimiz yüzde yüzdü. 

Siyaset kolay iş değil

Bu ihtimmalleri ilettiğim arkadaşlar da tespitime katıldıkları gibi sürecin de böyle olduğunu gördüler. 

Siyaset kolay şey değil. Ayrıca siyasetin öğrenme sınırı da yoktur. Her sene bir öncekini beğenmezsin, siyaset çok oynak bir iştir. Ve yolumuza devam ettik sizin de bildiğiniz gibi seçimi Kemer’de Necati Başkan ile birlilkte kazandık. 

Profesyonel bir ekiple çalışalım

Seçimden önce Necati Hoca’ya seçimi kazanacağımızı ve kazanır kazanmaz Türkiye’de başarılı belediyelere gidip en az 10-15 yıl müdürlük ve daire başkanlığı yapmış, verimli en az 7-8 müdür bulalım dedim. Gerçekten profesyonel bir ekip ile çalışmamız gerektiğini söyledim. Kemer’i yeniden şahlandıralım dedim ama maalesef Necati Başkan bunu yapmadı. Daha halen de yapmış değil. İşe bize sormadan yeni mezunları aldılar. Yeni mezunlarda her şeyi bilebilir ama bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmez. 

Dava açarlar ve kazanırlar dedim

Her neyse ben başkan yardımcısı olarak göreve başladım. Sık sık görüşüyorduk her zaman toplantılar yapıyorduk. Ancak toplantılarda çıkan sonuçlar genel olarak uygulanmıyordu. Mesela tekstil pazarı konusunda çok sıkıntılar çektik. Pazar, Ahmet Çavuş Erkal Caddesi’nde bu sene kalsın dedik. Meclis üyesi arkadaşlarımıza Ahmet Çavuş Erkal Caddesi’ne işgal ettikleri yere insanlar ödeme yapmışlar dedik. Bu insanlar dava açar ve davalarını kazanırlar dedim inanmadılar ve sonuç itibarı ile davayı kazandılar. Bu nedenle çok sıkıntılı günler yaşadık.

Kırılma anı nasıl yaşandı? 

Yetkilerimin alındığını internetten gelen bir yazı ile öğrendim

Belediye Başkan yardımcısı olarak Aslanbucak Mahallesi’nde bulunan makamda görev yapıyordum. Bir gün araziye çıktım gerekli çalışmalarda bulunup odama döndüm. İnternetten bir yazı gelmiş. Yalnızca personele izin verme yetkisi bırakılmış. İzni zaten hakkı olan kişi alacak. Benim onu onaylamama gibi bir imkanım yok. 

Hiç haberiniz yok muydu? 

Evet hiç görüşmeden ve haberim olmadan benim bütün yetkilerimi aldı. 

Peki nedeni neymiş?

Hiç bilemiyorum. Nedenini açıklamıyor. Bu böyle bir hafta sürdü. Kendisini (Necati Topaloğlu) aradım, şöyle, böyle diyerek “Yetkilerini geri vereceğim” dedi ve bir hafta 10 gün bu durum sürdü. Ondan sonra yetkimi geri verdi. Gerçekten bu süreçte çok sabrettim. Daha sonra bir gün Fen İşleri Müdümüzün görevden alınıp yerine başka birinin atandığını öğrendim. Sık sık benim personelimi aşağıya alıyor ve ben ısrar ediyorum tekrar geri veriyor. Yani istişareden eksik bir 4-5 ay yaşadım. Onun dışında daha çok gelişmeler var her şeyi anlatamam. Fen İşleri Müdürünü elbette değiştirebilir ancak bu gerçekleşmeden önce istişare edilmesi gerekir. 

Dertleşirsen sağlam kararlarla
çıkarsın

Tarihimize de bakarsanız istişarenin önemini görürsünüz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk istişareye çok önem verirdi. Peygamberimiz Hz. Muhammed istişareye çok önem verirdi. İstişare çok önemlidir. Her şeyi tek adam yapamaz. Dertleşirsen sağlam kararlarla çıkarsın. Biz istişare yapmadan seçime gitseydik biraz önce aktardığım gibi hata yapabilirdik ve kaybedebilirdik. İstişare çok önemli.  

İstifa ettim. “Görevden aldım” dedi

Buna benzer birçok olay yaşadım. Ha millette  bu arada “Bilici yakında kızar burayı terk eder” diye laf çıkarıyor. Ama ben sabrettim ve hakikaten milletimize faydalı olalım. Çalışıp üretelim diye orayı terk etmemeye çalıştım. Sonuç itibari ile buna benzer bir çok hatalardan dolayı istifa ettim. Kendine de istifamı arz ettim ama o çıktı “Ben görevden aldım” dedi ki o da yanlıştı. 

Şimdi sen seçimde birinci sıradaki adamla üç ay gece gündüz çalıştın. Bu tip yalan yanlış şeylere gerek yok. Bari “Kendisi istifa etti gitti” de çünkü onun için daha iyi olurdu. “Görevden aldım” demesi onun için daha kötü oldu.

Bundan sonra da ben daha önce olduğu gibi Kemer Belediyesi’nde Meclise gelen Kemer için ve Kemer’in çıtasını bir üst kademeye yükselten her şeye evet derim. Ama yanlış olana da hayır demeye mecburum. Durum bu şekilde devam ediyor. 

Hakan Tuncer’le daha önce de tartışmalar yaşadınız. Bu dönemde de benzer olaylar yaşandı. Sorun nereden
kaynaklanıyor? 

Hakan Tuncer’le biz 2008 yılında bir tartışma yaşadık. O gün dönemin Belediye Başkanı Sayın Hasan Şeker izindeydi. Meclis başkan vekili bendim ve meclisi ben yönetiyordum. Hakan Tuncer benim iş yerimi İçişleri Bakanlığı’na şikayet etmişti. Müfettiş gelmiş inceleme yapıyordu. Mecliste yaptığı şikayetle ilgili ağzından değişik değişik cümleler çıkmaya başladı. Ben de
“Hakan Bey, söz konusu iş yerini şikayet ettin zaten. Yan tarafta da şu an müfettiş inceleme yapıyor. Bunlara gerek yok” dedim. Adaletin verdiği karara saygı göstereceğiz sonuçta. “Gerek yok” dedi ve tartışma büyüdü. Hakan Tuncer ve ben biraz itiştik. Hakan Tuncer’i meclisten dışarıya çıkardık sonra Tuncer itişmelerle ilgili dava açtı ve davayı kazandı. 4 ay hapis cezası aldım. 

Davanın konusu neydi?

İtişme sırasında boğazını sıktığım için hem ceza hem de tazminat davası açtı. Sonrasında bana 4 ay hapis cezası verildi. Hükmün geriye bırakılması kararı verildi. Tazminat davasını da kazandı sağ olsun. 

Ne kadar tazminat ödediniz? 

15.240 TL Hakan Tuncer’e para ödedim. Hakan Tuncer herhalde benim paraya alışkın. Bu en son Kasım ayında ki meclis toplantısında ben gündem dışı bir konuşma yapmak arzusundaydım. Bunu da bir gazeteci duymuş hemen köşesinde paylaşmış. Onlarda da hemen bir tedirginlik başlamış. Kındılçeşme ile ilgili konuşacak diye yazmış. Ben sanıyordum ki Kındılçeşme sahil projesi hakikaten ilgili milli emlaktan hazineden sağlam bir tahsis aldı. Başkan bize orası ile ilgili brifing verirken projeyle ilgili bilgi vermişti ama tahsisi ile ilgili bize yazıyı göstermemişti. CHP Meclis üyeleri olarak bizler alınan tahsisin sağlam bir tahsis olduğunu ve yapılmasında bir sakınca olmadığını düşünüyorduk. Ama hakikaten bana bir arkadaş yazıyı verdi. Yazıda tahsisle ilgili bir şey yok. Yazı bir ön izin. O ön izinle sadece oraya 5-6 milyon yatırılmaz. Hakikaten belediyeyi kanunu iyi bilen ve iyi tanıyan bir kişi bu hatayı yapmaz. Çok ciddi bir hata ve ben bu hatadan dolayı 5-6 soru sormak istedim. O gün de Kemer’de bir pastanede CHP grubu ile toplantı yaptık. 

“Kındıl’la ilgili konuşmasın” demiş

Arkadaşlar önden gitti ben de namazımı kılıp geçtiğim için geride kaldım. Bizim grup sözcüsü Semih Top’u Hakan Tuncer aramış. Meclis başlamadan “Bilici’ye söyleyin bugün Kındıl ile ilgili mecliste konuşma yapmasın. Karşısında beni bulur” demiş. Ben Hakan’ın böyle söylemesi ile geri adım atacak bir adam değilim. Ben yarım saat sonra öleceğimi bilsem aklıma geleni yaparım. Çünkü ben konuşurum benim vicdanım öyle bir vicdan. Neyse meclis toplantısı bitti ve gündem dışı maddede dilek temenni bölümü var? Dilek temenni bölümünde meclis üyelerinin istediğini konuşma hakkı var. Olağanüstü meclislerde konuşamazsın ama olağan mecliste dilek temenni bölümünde herkes istediğini konuşabilir. 

Ben soru sordukça kızıp ağzını bozdu

Ben Kındılçeşme ile ilgili söz hakkı isteyince Hakan Bey bana hemen çıkıştı “Mustafa Bey burada konuşma konuşacağını arka odada konuşalım” dedi. Şimdi ben Hakan Bey ile aynı partinin meclis üyesi değilim bu bir. İkincisi bu halk beni Kemer Meclisi’ne seçti. E ben Kemer Meclisi’nde konuşacağım çünkü halkı temsil ediyorum demokrasi budur. Ben Hakan Bey’le kapalı kapılar arkasında neden konuşayım ki? O konuşmanın ne anlamı olacak? Ben soruları sordukça Hakan Bey kızdı ve ağızını bozdu. 

“Asdem Park Otel’in satışında 2008’de sen neyin karşılığında el kaldırdın” dedi. Hiçbir şeyin karşılığında el kaldırmadım. Satış kararı meclisten çıktığı halde baktım ki ikinci ihalede yüzde 35 düşüğüne gidecek vicdanen zaten sıkıntım vardı ve satışını o dönemin başkanı Hasan Bey’den rica ettim iptal ettik otelde satılmadı. Durum bu iken Hakan Bey ağızını bozdu, çok çirkin kelimeler sarf etti. Beni herkes bilir bende zehirli guatr var ve ben kızdığımda öfkem 10-20 ye katlıyor. Maalesef sevmediğim görüntüyü de o zaman yaşadık. Şimdi yine 50 bin TL tazminat davası açmış. Ben de kendisine dava açtım. Mahkeme devam edecek. Eskiden benden aldığı paraya herhalde alıştı ki yeniden istiyor. Çünkü ceza davasından önce tazminat davası açmış. Şimdi söz konusu Kındılçeşme Antalya’daki mahkemenin verdiği kararla belediyenin aleyhine karar verdi ve oradaki tahsisi yani ön izni iptal etti. İstinat mahkemesine gitti. Herkes neticeyi bekliyor. Durum bu. 

Başkan Necati Topaloğlu CHP’ye döndü ve sen de CHP’desin. Sence bundan sonra neler yaşanır? 

CHP’ye geçmek için bekleme nedeni

Şimdi Necati Başkan’ın ben şubat veya mart ayında CHP’ye dönme ihtimalini çoktan seziyordum. Bu zamana kadar neden beklediğini de biliyoruz. (Çıralı, Beldibi ve Tekirova’nın imar planının onanmasını bekliyordu.) Necati Başkan bir yerde DSP’de olduğu süreci iyi değerlendirdi. Kuzudere’de bulunan sanayinin alt kısmında bulunan taş ocağı ve beton santralinin konduğu yeri Necati Başkan DSP Genel Başkanı’nı telefonla arayarak iki saat gibi bir zamanda tahsisi aldı. Bu Kemer’e güzel bir hizmettir. Yapılan hareketler siyaseten etik mi değil mi tartışılır ama bizim açımızdan önemli. Çünkü Kuzudere’deki taş fabrikasının olduğu yer o mahalleye çok zarar veriyordu ve şikayetler vardı. 

Hizmet her zaman takdir edilir, hizmet önemli şeydir. Necati Bey o işi öyle gördü ve zamanı geldi CHP’ye geçti. 

Başkan Böcek bana bilgi verebilirdi

Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek bana kısa da olsa bir bilgi verse “Necati Başkan ile Ankara’ya gidiyoruz Genel Başkanımızla görüştüreceğiz ve CHP’ye geçecek” dese sevinirdim. Kendisine de neden söylemediğini sordum o da “Sen bizim abimizsin, eski siyasetçisin” dedi ve geçti gitti. Netice itibarı ile geçiş herkesin gözü önünde, CHP’nin grup toplantısında canlı yayında gerçekleşti. Şimdi siz bana şunu soruyorsunuz; “Sizce iyi mi oldu, kötü mü oldu?” Benim açımdan ne iyi ne de kötü oldu. Necati başkan CHP’ye geçtikten sonra hal ve hareketleri önemli. Seçime iki yıl kaldı. Kendisi eski CHP’li geçmesinde bir sıkıntı yok ama iki yıl sonraki seçimde kendi gücünü kendisi gösterecek. Tasarruf konusunda Necati Başkan’a bir şey diyemem gerçekten Belediye’nin 60 milyonun üzerinde borcu vardı ve o borçları neredeyse bitirdi. Personelin maaşlarını zamanında ödüyor. Yatırım da yapıyor bunlar iyi ama istişareye önem verirse ortak güzel kararlar alırsak kendi açısından da Kemer açısından da daha iyi olacağını düşünüyorum. 

Şu anda CHP’de hem Başkan Topaloğlu hem de eski Başkan Mustafa Gül var bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şimdi şöyle, siyasette hiç kimse yüzde 100 konuşamaz. Geçen seçimde CHP’nin meclis üyeleri ile bir araya gelebileceğime inanmıyordum ama bir anda oldu onlarla 1,5 yıldır birlikte görev yapıyoruz. Kemer’de iddialı adayların şu an iki tanesi CHP’de. Geçen dönem Mustafa Gül mührün gücünü kullanarak Necati Hoca’yı aday ettirmeyip saf dışı bırakarak kendisi aday oldu. Şimdi aynı tablo bu sefer Necati Hoca’da. Şahsi olarak ha şimdi Sayın Genel Başkanımız, Necati Hoca’ya  “Adayımız sensin” diye söz verse bile siyasette her şey olabilir. Rahmetli Demirel “Siyasette bir gece uzundur” demiş. Hakikaten bir gece değil bir saat bile uzun. Onun için sonucu bilemem ama Kemer için hayırlısı ne ise o olur inşallah diyorum” dedi.