Kemer Belediyesi eski Başkanı Mustafa Gül, evinin yıkımından Kemer’de yaşanan gelişmelere kadar son durumu Kemer Aktüel Dergisi’ne değerlendirdi. Yıkım kararının tamamen siyasi olduğunu savunan Gül, “Karar siyasidir. Tamamen kin ve nefretle alınmıştır” dedi.
Kemer Beledi̇ye Başkanlığı ayrıcalıklıdır
Bugün Türkiye’de 1.300’ün üzerinde belediye var. Ancak Kemer Belediye Başkanlığı’nın çok ayrı ve özel bir yeri var. En az 25-30 ülke insanının bir araya geldiği 36 etnik kökenin gelip Kemer’de yaşadığı, dünyanın en güzel ilçesidir Kemer. Gönül ister ki böylesine eşsiz bir yerde Kemer’de yaşayan herkes seçilip Belediye Başkanlığı görevi yapsın ama mümkün değil. Beş yılda bir bu göreve insanlar aday olabiliyor.
Bunlar terbiye almamış
Keşke 2009’da bizim yaptığımız olgunluğu gösterebilselerdi. Düşünün o yıllarda, bugünkü parayla 500-600 milyonluk otelim yıkıldı, dönüp geldiğimde insanlar belki de bekliyorlardı ki “Mustafa Gül Kiriş’i nasıl karıştıracak?” diye ama kimsenin bir şeyine dokunmadık. En azından yıkıma hazır Hasan Bey’in evi vardı. Mahkeme kararları vardı, onlar hani diyorlardı ya “mahkeme kararı” diye. “Biz öyle şey olur mu?” dedik. “Belediye başkanının evi yıkılır mı?” Bunlar tabi aile terbiyesi ile ilgilidir. Bu terbiyeleri almamış, hiç makam görmemiş, doğuştan bugüne kadar çalışmamış insanlar, çalışan insanların emek veren insanların emeğinin karşılığını bilmezler.
“Tanıtım sistemimizden vazgeçmeyin” dedik
Seçimden sonra ben gidip Necati Başkanı tebrik ettim. Hatta ona şunu da söyledim; “Birincisi Kemer’e bir turist, bir canlı geldiği zaman 57 tane sektör para kazanıyor aman Başkan bundan vazgeçmeyin! Makamınıza beni almaya alınganlık gösterirseniz eğer, bakın şurada arkada oda var, oraya beni çağırın size bilgi vereyim. Biz çok güzel bir tanıtım sistemi kurduk, her şeyden vazgeçin ama bu tanıtım sisteminden vazgeçmeyin!” dedim. Çünkü turist gelmediği zaman belediyenin de işi zor Kemer esnafının da işi zor. Kemer’e verebileceğiniz en büyük mutluluk, Kemer’e daha fazla turist getirebilmektir” dedim.
2,5 Milyonu çöpe mi atacaktım?
Bir ev yaptık, evin projesi çizilirken gördüm. Müteahhit orada biraz kendi gönlüne göre değişiklikler yapmış ama ben yapı belgesi çıktığı zaman binayı yapan taşerona ve müteahhite gittim. Malzeme aldığımız kuruma da gittim. Bütün malzemelerin verileri gösteriyor ki biz 2017’nin 9’uncu ayında inşaata başlamışız. 2011’in 25’ine kadar kargası bitmiş. Hatta bir katın da tuğlası örülmüş. Bunları görünce yapı belgesini aldım. Paramı yatırdım ve binanın ince işine devam ettim. Binanın, kargasının bedeli 600 bin lira. İçinin yapım bedeli 2,5 milyon lira. Şimdi benim, Kemer’i bu kadar üst düzeyde idare edebilen bir insan olarak buna kafam çalışmayacak mıydı? 2,5 milyonu çöpe mi atacaktım?
Su sporlarını kendimize bağlayıp…
Kolay bir şey mi bu paraları kazanmak? Zaten ben seçimi kaybetmişim. Biz onlar gibi otellerin su sporlarını kendimize bağlayıp… Allah’tan öyle bir oğlum çıkmadı.
Size bir anımı anlatayım; Alva Donna Otel’i yıkıp yeniden yapma işine benim kızım olduğunu bilmeden mimar olarak kızımı da almışlar. 2015 yılında Rus uçağı düşünce inşaattan vazgeçiliyor. Bütün personeli işten çıkarıyorlar. İşe alım yapılırken, “Maxx Royal’i yapan mimar ekibini işe alın” diye talimat verilmiş. On mimar almışlar. Benim kızım da içinde. İşten çıkarmalar olurken patronları beni aradı. “Burada Sanem Gül var Başkanım sizin kızınızmış” dedi. “Başarılı bulmuşsunuz ki işe almışsınız” dedim. Neticede benim kız kaldı işten çıkarmadılar. Kızım beni aradı “Baba, biz on kişi işe alındık, dokuzu çıkarıldı bir ben kaldım. Ben Mustafa Gül’ün kızı olarak kalıp buradan maaş alamam istifa edeceğim” dedi. Hemen telefon açtım. “Benim kızım durumdan rahatsız. Eğer bir inşaat yapılmayacaksa çocuk ayrılacak. Onu ayırmışsınız, neden ayırdığınızı bana söyleyin ama Başkanın kızı burada dursun biz ona maaş verelim diyorsanız çocuk kabul etmiyor” dedim. “Yok. Biz Belek’te başka bir inşaata başlayacağız” dedi. 15 gün sonra kızım aradı; “Baba, burada da bana bir oda verdiler istediğin zaman gel, git dediler. “İstifa dilekçemi veriyorum ben burada çalışamam” dedi. O gün tüylerim diken diken oldu, aile terbiyesi işte budur! Ahlak budur. Kızımla gurur duydum! Düşünebiliyor musun? Bir belediye başkanının oğlu bütün otellerin su sporlarını, SPA’larını, marketlerini alacak. Ha rüşvet almışsın ha bunları almışsın… Bunlar etik değil. Suçun en kralı işleniyor aslında.”
“Ceza yok, yıkım yok!”
Mayıs ayında beni o günkü müdür aradı. Dedi ki “Başkanım, sizin evle ilgili tartışmalar var, ben de onlara iddia ediyorum Başkanım buraya erken başladı diye”. Mesela biz bahçeyi kestiğimizde birisi şikayet etmiş. Jandarma gelmiş tutanak tutmuş, yeşil ağaçlar kesiliyor diye. 9 ay önce tutanağımızı, elektrik abonemizi, su abonemizi aldık. Bunların hepsini Bahattin’e gönderdim. “Başkanım ben bu belgeleri Başkan Yardımcısı Gülsüm Hanım’a sundum. Gülsüm Hanım da ikna oldu” dedi.Sonra bana bir belge attı. “Başkanım böyle bir tutanak tuttuk. Bunu getirip senin evine asacağız” dedi. “Sana hiçbir ceza yok, yıkım yok. Sadece müteahhit ve yapı denetime ceza yazılacak” dedi. Benim binama “Yapı belgesi uygundur” diye belediye yazı astı. Ben kendi dönemimde böyle bir durum olduğunda son ana kadar beklerdim. Çünkü insanların evini yıkmak çok hoş bir şey değil. Bilirkişi raporunda görevi kötüye kullanmış dediği zaman yıkıyorsun ama ihmal çıkıyorsa beraat ediyorsun. Yani mahkemenin en son kararına kadar bekliyoruz. O açıdan Aslanbucak’ta 400 tane binayı kurtardım. Ama bunlar gidiyorlar encümen kararı alıyorlar. Binaya yıkım kararı çıkarıyorlar…
Karar; kin ve nefret sonucudur!
Benim yapı belgem duruyor. Buradan herhangi bir vatandaşa numarasını versem sistemden baksa benim yapı belgemi görecektir. Ben her şeyi dışımdan belli etmem. İçim kan ağlasa da belli etmem. Çünkü bazı güvenen insanlar var. Bu adamın burada olması lazım derler. O yüzden “bu adam çökerse halk çöker”. Neler oldu, neler de dik durduk. Neticede bu evin yıkılışı ile ilgili Kemer Belediyesi’nin almış olduğu karar; Siyasidir, kin ve nefret sonucudur.
Elimde tapu gibi belge var
Geçen gün mahkemeye gittim. Aspava’yı yapmaktan, görevi kötüye kullanmaktan yargılanıyorum. “Hakim Bey Aspava’yı ben yapmadım ki, 1994 yılında Belediye Başkanlığı’na geldiğimde burada bir bina vardı” dedim. Burada memurun yaşaması zordu, orayı lokal gibi yaptım. Güzel bir menü çıkaracak birisini bulduk. Öğlenleri memurların hepsi oraya gelirdi. Kaymakamı, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürleri, Jandarma Komutanları hepsi gelirdi. Memur Antalya gidip gelemezdi, iki tane otobüs aldım 90’ar kişilik. Memurları bedava Antalya’ya taşıdım. Neticesinde biz bu kadar çaba verdik. İçindeki adam eskiden Hasan Bey’in yanında siyaset yapıyordu. Ben o adama iş verdim. “Vay efendim sen bu adama iş verdin. Yine aynı adamlara kiraya verdi.” Geldim bu bina yapılmış. Proje de Mustafa Bilici’nin de imzası var, encümen kararı da var. “Binayı böyle yapacaksınız” diye. Bu dosyayı sundum, “Hakim Bey, burada hiç ihaleye çıkmadım. Hiç bina yaptırmadım ama ben yargılanıyorum” dedim. “2020’de binanın yeniden aynısının hatta daha büyüğü yapıldı. 2024’de belediye başkanı ben olursam yine mi beni yargılayacaksınız. Binayı yaptırdım diye” dedim. Sonra ben beraat ettim. Şimdi yapıyorsun, yasal değil diye yıkıyorsun. Park alanında yapacak olduğun bina büyüklüğü 6m2. Sen zaten aynı park alanı içerisine “ters ev” yapıyorsun ki artık dünya da modası da kalmamış. Bir bina yıkıyorsun, iki bina yapıyorsun. Bizim dediğimiz gibi ev yıkımında bizim hiçbir yasal sıkıntımız yok. Bunlar yargıda sonuna kadar devam edecek. Hakkımızı arayacağız. Antalya Şehircilik İl Müdürlüğü’ne gerekirse Bakanlığa kadar dava açacağım. Çünkü benim belgem tapu gibi duruyor.
“Hangi kaçağı yıktınız?”
Emin Bey’in (Emin Gül) evinin kaçak kısmı yıkıldığında bana dava açıyor. “Kemer’de bir sürü yıkılacak bina varken sırayı bozdu. Önce benim yerimi yıktı” diye. Mahkememiz de halen devam ediyor. Şimdi Kemer’de Sayın Bilici’nin ve meclisteki Hakan Tuncer’in açıklamasını dinlediğinde Belediye’ye geldiği günden itibaren 31 milyon lira kaçak inşaata ceza yazılmış. Hangisini yıktınız? Şimdi ben Kaymakamlık aracılığıyla Kemer Belediyesi’nde bu zamana kadar yıkımla ilgili alınmış encümen kararlarının belgelerini isteyeceğim. Sonra da bunların hangileri yıkıldı onu araştıracağım. Benim evimi siyasi bir rakip olduğum için mi yıktınız? Yoksa benden bir şey alamadığınız için mi yıktınız? “Ben devlet memuruyum” diyor ya hani, madem çok kurallara uygun bir insansın da yıkılma kararı alınmış diğer yerleri neden yıkmıyorsun? Yani insanların binasının kurtulması için Osman Bey’in arkadaşı mı olması gerekiyor? Ne olması gerekiyor?
Yapılan etik değil!
2014 yılında biz kazandığımızda, Göynük’te otellerde para eden her şey Necati Bey’in oğlunun güdümündeydi. Ben Göynük’teki otel yöneticilerini, otel sahiplerini topladım onlarla konuştum. Bir bölgenin bütün gelir kaynaklarını elinde tutması etik değil. Sen Belediye Başkanı olmuşsun. Varsa bile bırakıp gitmen lazım. Bunlar almaya devam ediyor. Bir gün bir otelci amcamız bana telefon açtı. “Başkan amcam sayende 50 bin euro para kazandım” dedi. “Neden?” dedim. “Necati Bey’in oğlu oraya 20 bin Euro veriyordu. Şimdi ben başkasına 70 bin euroya kiraya verdim” dedi. Şimdi bu bölgeler alındı ya ellerinden, Belediye Başkanlığım döneminde oğlu bana geldi. Hatta benden çıktıktan sonra da demiş ki “Başkan’a gittim beni tanımadı, beni hep eleştirdi” demiş. Ben seni tanımasam sana neden yapılanının etik olmadığını söyleyeyim, bu yapılan etik değil. Mesela ben zabıtanın altında bir alanı kiraya verdim. Hemen Emin Bey geldi, “Burayı bana vereceksin” dedi. “Bak karşıda bütün dükkanlar boş, sen benim amcamın oğlusun hem de kız kardeşimin kocasısın etik değil” dedim.
40’Incı günlerinde bittiler
Bu iş bir siyası çarpışmanın sonucudur. “Biz illaki Mustafa Gül’ün evini yıkarız” a getirdiler. Bunun siyasi bedelinin yanıtını halk seçimde verecektir. Beni yıkımlardan sonra yüzlerce insan aradı. O kadar çok insan rahatsız olmuş. Bunlar seçimlerin ardından daha 40’ıncı günde bittiler. Bir Belediye Başkanı 5 yıl görev yapar. 5 yıl sonra yıpranır veya kazanır ya da kaybeder ama bunlar kırk günde bittiler.
Yıktıkları sistemin yenisini kuramıyorlar
Düşünebiliyor musun, en büyük gelirimiz olan turizm Kemer’de bitmiş durumda. Ben kendi dönemimde sinema oyuncularını, popüler sanatçıları Kemer’e davet ederdim. 1 hafta onlara tatil verirdim. Şimdi pandemi sürecinde bütün sanatçılar evlerindeydi. Hepsi Muğla, Bodrum, Alaçatı gibi yerlere gittiler. Televizyonu açıp da Kemer ismini duydunuz mu? Ülkenin popüler insanını sen Kemer’e davet etsen “Buyurun gelin ailece tatil yapın” desen bu bir fırsattır! Her dakika bir basın gelecek. Seda Sayan Kemer’de imiş, Murat Boz Kemer’de imiş falan filan… Seçimlerden sonra ziyaret ettiğimde de Necati Bey’e bunu söyledim. “Bizden, turizmcilerden yararlanın” dedim. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Kendine göre bir Belediyecilik sistemi vardır. Bunlar da sistem de yok. Benimkini yıktılar, yerine de yenisini kuramıyorlar. Geçenlerde kendi içlerinden biri bir arkadaşıma anlatmış. “Mustafa Gül anasından belediyeci doğmuş. Adam tıkır tıkır yürüyen öyle bir sistem kurmuş ki! Biz onu beğenmedik yıktık. Ancak ona yakın bir sistem bile kuramadık. Şimdi ne yaparsak yapalım Mustafa Gül’e çalışıyoruz” demiş.
NG Otel’den daha mı çok rahatsızlık verdik?
Şimdi şöyle bir şey var, mutlaka yargımız polisimiz bizim düşündüğümüz kadar bunları düşünüyorlardır. Göynük’te açılan NG Otel…. Beni beğenmiyordunuz. “Borçlu bir belediye bıraktı” diyordunuz ya! NG Otel kalkıp oteli yaparken ormanı harap ettiler. Ağaçları kestiler, denizi doldurdular… Benim yıkılan evim NG Hotel’den daha mı çok rahatsızlık verdi?
Başkanlığım dönemimde Kemer Belediyesi’ne Göynük’ten (Dinopark’ın yanındaki arazi) 20 dönüm yer satın aldım. Kemer Belediyesi burayı ihaleye çıkarıyor. NG’nin CEO’su ihaleye giriyor. NG Otel adına burayı kiralıyor. Buraya kadar sorun yok. Bizim bir sistemimiz vardı orada. Oranın bir beş bin metrekaresini biz kullanacaktık. Oraya yüzme havuzu, kafeterya gibi alanlar yapacaktık. Kemer’de kışın çalışmayan insanlar orayı işletsinler, halk oraya gelsin otursun. Ön tarafını da kiraya verecektik. Bir otel de istemişti. Oraya basket sahası, futbol sahası yapılacaktı. Beş bin metre karesini Kemer Belediyesi kullanacaktı. 15 bin metre karesini de onlar kullanacaktı. Bizim ihaleye çıkış bedelimiz 750 bin TL idi. Hem adamlar içine tesis yapacaklardı hem de 750 bin lira para ödeyecekti. Bunlar ise burayı 100 küsür bin liraya ihaleye çıktılar. Bizim 750 bin liraya ihaleye çıkacağımız yeri, 170 bin TL civarında bir rakama kiraya verdiler. Yine NG girdi devreye. Antalya’da ki Aqua Park da orayı istiyordu ve ihaleye girecekti. O da Kemer adına son derece güzel olur. Peki, buraya kadar da bir sorun yok diyelim. Şimdi o ihaleye NG otel adına giren CEO, Büyükşehir Belediyesi’ne gidiyor. Necati Topaloğlu’nun oğlu Osman Topaloğlu’nun şirketi adına oteldeki ihaleye giriyor ve onun adına ihaleyi alıyor. Yani şimdi Necati Topaloğlu’nun oğlunun dilinde bir sorun mu var? İhalede kendisi konuşamıyor mu?
Konuşulanlar ortada
Konuşulanlar ortada. Son model motor yatlar, süper lüks arabaların konuşulduğu yerde bu adamın hiç çalışanı yok mu? Koskoca Belediye Başkanı’nın oğlu kalkıp gidip de ihaleye mi girer? Gibi bir düşüncen varsa, şirketinden birini gönderirsin. Şimdi NG Otel’in CEO’su daha bir hafta önce Belediye’den temsil ettiği NG Otel’e ihale alıyor. Sonra da kalkıp gidiyor Belediye Başkan’ın oğlu adına başka yerden yine aynı otel için ihale alıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bunlar, “Biz Belediye Başkanı olunca bize kimse bir şey yapamaz” gözüyle mi bakıyorlar bu duruma? Seçimlerden önce mitinglerinde, “Çaldırmayacağız! Çaldırmayacağız! Çalanlardan hesap soracağız” diye bağıran birisi vardı orada! Adını bile söylemek istemiyorum. Kim olduğunu anladınız. E şimdi NG Hotel’in marketini oğluna o almış. Öyle yazılıp çiziliyor.
Muhalefet nasıl yapılır görecekler
Biz 1,2 sene bir geçsin, Mustafa Gül koltuğuna doyamadı da saldırıyor demesinler diye bir süre bekledik. Şimdi muhalefet nasıl yapılır? Nasıl hesap sorulur? Artık bunu Kemer’de canlı canlı görecekler. 2022 geçtiği zaman 2023’ün haziran ayı geldiği zaman herkes artık sahada olacak. Onlar seçilince 5 yıl uzun bir süre gibi gelmiş olabilir. Hani ne yapıldı Kemer’de?
Belediye binasının amacı başka
Kemer’de bir dükkandan içeri davet edildim çay içmeye, içeri girdim adamın ilk cümlesi “Başkanım bir belediye binası bile yapmadın” dedi. Benim yerimde başkası olsa bırakır giderdi ama adam aynı zihniyette kalacak sonra. “Kemer’de kaymakamlık binası var mı?” dedim –yok, “Adliye binası var mı?” –yok, peki Kemer Belediyesi adalet bakanlığından, içişleri bakanlığından daha mı zengin?” dedim. “Kemer Belediyesi’nin binası var mı? –var, en azından binası var!” Belediyemizin Göynük’te, Beldibi’nde, Tekirova’da, Çamyuva’da, Aslanbucak’ta, bir belediye binasını yapacak olsan 25 milyonluk bir iş bu. Zaten belediyenin yıllık yatırım yapmak için harcayacağı para 10 milyon. 3 senenin gelirini bir binaya verirsen ne olur? Kemer Belediyesi bu kadar bonkör mü? Bunu neden yayıyorlar? Eğer ben bir belediye binası yaparsam, binayı da taşıttıracaklar, mevcut yeri yıkıp arkadaki ralli alanı ile de birleştirip devasa bir otel yapacaklar. Burası denize sıfır otelin ön bahçesi olacak.
Ben gidince ralli alanı gitti
Ben direndim, bina çürük dediler, güçlendirme yaptık. Bu fısıltıların neden olduğunu biliyorum. Kemer’de benim dönemimde yenilemeyen iki yer vardı. Birisi orman deposu, ormanın olduğu yer diğeri de ralli alanıdır. Ben gittim, gider gitmez ralli alanı otel alanı ilan edildi. Bak şimdi satıldı. Onun için işte Mustafa Gül’ün farkı buydu. “Gel ben seni Kemer 3 de köprünün altından indiririm, 50 NC kamyonla bineceksin, diskonun önünden sahile ineceksin.” Biliyor musun bilmiyorsun! Ne bu? –Yatırım! Kemer 2’de bu gördüğün caddede karşıdan karşıya geçilmiyordu. Kemer 1 de su basıyordu bütün otelleri, şimdi basıyor mu? –yok. “E gel ben seni Çamyuva’ya götüreyim seni gezdireyim.” Çamyuva eski göl yatağıdır! Var mı şimdi, evlerini su basıyor mu? –yok. E neden? “Ben alt yapıcıyım, altyapı yapmadan üstleri süslersen ne olur? Derelerin içinin yapıldığı yerler ne oldu? Doğa kaybettiğini her zaman geri alır!” Şimdi bakıyorsun 2 tane park yaptılar, hizmet yaptık diye dolaşıyorlar.
Belediye başkanlığı dönemi sona erince ne oldu?
Seçimlerden sonra bizim yaşamımızdaki en büyük değişim aile olduğumuzu anlamak oldu. Çoluğumuz çocuğumuz var. Sabah çıkıyorduk gece 12’lere kadar çalışıyorduk. Özellikle bir de Kemer birleşince de Kemer’in içindeki bütün insanların düğününde, bayramında, kız istemesinde, doğumunda her şeyinde yanlarında olmaya çalıştık. Açıkçası insanlar o kameranın içerisinde Belediye Başkanı’nı da görmek isterler. Görsünler diye çok büyük fedakarlık yaptık. Eşim de müthiş fedakarlıklar yaptı. Onun da iki tane tescilli projesi vardı. “Hoş geldin Bebek” projesi ile “Çöp Konteynerini Kendin Boya”. Neşe Hanım, son yılda 2 bin 300 tane eve gitmiş. 2 bin 300 bebeği doğumunda ziyaret etmiş. Şimdi o bebekler gelecekte seçimde oy kullanacaklar. Yani demem o ki, biz akşam evinde televizyonunu seyreden, dizileri izleyen, çocuklarımızla akşam evde vakit geçiren insanlar olduk. Ben yemek yapma hastasıyım. İstediğim yemeği rahatça yapabildiğim bir aile ortamına geçtik. Mustafa Gül güzel bir hayat buldu ama tabi Mustafa Gül Kemer’e karşı kendini çocukluğundan itibaren hep sorumlu hissetmiştir. O sorumluluğumla çalışmaya, mücadele etmeye de devam edeceğim.