Onları her zaman böyle mutlu ve bir arada göremezsiniz. 120 kadar kedi 30 kadar köpeğin her gün evin bir kedisi ya da bir köpeğiymiş gibi bakımlarını yapan bu ikili son üç yılda toplasanız üç kere başbaşa dışarı çıkamamıştır.

Olgun Aslan

Lutz Tenis öğretmenliği yaptığı yıllarda tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanır o kadar amansız bir hastalıktır ki doktor sadece onun tedavisi ile  dünyada hatırı sayılır bir prestij elde etmiştir.

Morbus cron denilen bu illet vücudun kendi bağırsaklarına saldırıp eritmesi sonucu vücudunun değişik yerlerinden apseler açılması ile sonuçlanan çok ağrılı ızdıraplı bir rahatsızlık.

Benim bildiğim kadarıyla yaklaşık 90 defa ameliyat oldu …

Bir hayata sığan 90 operasyon, hayal edebiliyor mussunuz?

(Bazen klinikte aniden sancılanır ve yere oturur kalır, panikle “Ne oldu neyin var?” diye sorduğumuzda ise  “Merak etme, şimdi geçer” der..)

Defalarca hastanede kalmak zorunda olması, onlarca kez ameliyat olması, Lutz için ayrı bir şans çünkü bu sık hastane ziyaretleri sırasında hemşiresi olan Angelika ya aşık olur. Angelika da ona…

Lutz:

-‘Babama çok güzel birini buldum dediğimde sevinçten gözleri doldu, o kız hemşiremiz Angelika babacım dediğimde sevinç çığlıklarını görmeliydiniz’

Bu cümleleri ondan onlarca kez duymuşumdur.

Yıllar boyunca geçirilen çok ağır hastalıklar Angelika için ayrı bir acı ve ızdıraptı.

Sonunda doktor, Angelika ve Lutz oturup, Akdeniz sahillerinde sıcak bir ülkede, biraz daha ılımlı bir iklime sahip bölgede hayatlarının geri kalan kısmını geçirme konusunda yeniden bir stratejik karar verirler. Ve tabii ki Angelika mesleğinden feragat eder.

Bakımlarını kusursuzca yapabilmek adına sevdiği erkekle birlikte Türkiye’ye yerleşmeye karar verirler.

Onları 10 yıl kadar önce Göynük’te. tanıdım. Sokaktan buldukları bir köpek rahatsızlanmıştı tedavisini yaptık. Birkaç yıl böyle geçti.

Bir gün Lutz sokakta bulduğu bir yavru kediyi bana tedaviye getirdi tedavi sonucunda iyileşen kediyi eve almaya karar verdiler.

Birkaç hafta sonra Lutz başka bir yavru kedi getirdi. Tedavisi başarılı olan kediyi de eve almaya karar verdiler.

Birkaç hafta sonra Lutz başka bir yavru kedi buldu ve bu böyle 120 kediye kadar devam etti..

İşin içinden çıkamayınca da Adrasan’a taşınmaya karar verdiler ve yaklaşık olarak 5 yıldır Adrasan’da kendilerini sokak hayvanlarına adamış bir hayat yaşıyorlar.

Bugün “Çocuğunuz var mı?” diye sorarsanız “Evet 150 tane” diye cevap verdiğini duyarsınız.

Eğer ziyaretlerine gider de merak edip her bir kedinin isimlerini, yaşlarını, bulunduğu yeri veya huyları ile ilgili soruları sorarsanız soracağınız her türlü soruya ayrıntılarıyla cevap alabildiğinizi fark edersiniz.

Yaptığım iş gereği pek çok hayvanseverle çalıştım. Fakat bu ikisinin ne kadar özel insanlar olduğunu günlerce anlatsam yetmez.

Tüm sevgilerini ve tüm hayatlarını en büyük aşklarını sokakta kimsesiz yardıma muhtaç hayvanlarla paylaştılar.

Hiçbir maddi kaygı gütmeden.

Bir aile düşünün hiç iyileşmeyen bir hastalıkla ömür boyu mücadele ederken bir taraftan da 150 hayvanın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabilmek için gerekirse yemek bile yemeyen, alışveriş yapmayan,

Hayatlarını iyiliğe ve doğruluğa adamış iki insan.

Mutlu iki insan.

Birbirlerini ölesiye seven iki insan.

Sizlerle tanıştırdım ki, arabanızın modelini yenileyemedim  diye her üzüldüğünüzde onlar aklınıza gelsin,

Mutlu olmayı öğrenin…